28 Mayıs evlilik yıldönümümüz, esas adamı ilk gördüğüm ve aşık olduğum andan itibaren geçen dolu dolu 6 yılın ardından; aşkımız minik bir bedende atacak kalbi, canlı bir kanıtı hak ediyor artık...
Bir bebeğimiz olsun istiyorum. Biraz benden, biraz esas adamdan, biraz da nereden geldiğine anlam veremeyeceğimiz kendine has özellikleriyle; şöyle ortaya karışık minik bir kalp. Ailemize yeni nefes, evimize üçüncü, bir gürültücü..
Akşamları eve gelişini iple çekerek geçti ilk yılım, kalan ömrümün de bu şekilde geçmesini diliyorum. Evet kapıyı açtığımda Marilyn gibi olmayabilirim, kendisi de fötr şapka ile gezmiyor ortalıkta ama her kapıyı açtığımda gözlerimin içi gülüyor, umarım bunu farkediyordur... Fötr şapkanın bir anlamı yok yani... Grand tuvalet de olsan, ev temizliğinden kalan eski pijama altı ve klorak lekesi bol temizlik tshirt'üyle de olsan "belirtmeliyim ki her kadının mutlaka böyle klorak lekesinden geçilmeyen bir temizlik tshirtü vardır" kapıyı açtığında gözlerinin içi gülmeli insanın...
Yıldönümümüz için kendine ait geliri olmayan "ev hanımı" trajedisiyle ne yapacağımı, ne hediye alacağımı hadi onu da geçtim nasıl finanse edeceğimi bilmezken aslında içim öyle derin, öyle duygusalım ki. İçimi açıp baksaydı; öyle böyle değil mutlu olurdu...Demek ki hiç de boşuna yazmamış Nazım.
Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
bir çekmece,
bir yüzük,
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin süt beyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...