Sayfalar

5 Ekim 2020 Pazartesi

Annelik mi yoksa kariyer mi


İyi okullardan iyi derecelerle mezun oldum. Üniversiteyi üçünlükle bitirdim. Ana branşım olan dış ticaretin üstüne birşeyler koymak için açıköğretimde maliye okudum. Eğer ailevi sorunlarım olmasaydı, en başından; lisede kazandığım KYK bursu ile şehir dışında çok daha iyi bir anadolu lisesine gidebilirdim. Böylece daha iyi bir temelle, daha iyi üniversite kazanabilir, daha büyük işler başarabilirdim. 

Üniversite ikinci sınıftayken,  mimarlıktan mezun olmak üzere olan eşimle aynı üniversitede olduğumuzdan bihaberdik. Okulun o seneki bahar şenliği konseri olan; MFÖ konserinde gözgöze gelesiye dek. 

Bazı şeylerin sebebinin yalnızca kader olduğuna inanırım. Eğitim hayatım böyle şekillenecek, ben de onunla karşılaşacakmışım. Aşık olcak, evlenecek, bir de üstüne dünyanın en güzel bebeğini doğuracakmışım. 

Evliliğim ile ilgili eğitim hayatım için olduğu gibi; öyle değil de böyle olsaydı nasıl olurdu diye düşünmedim hiç. Halbuki rahmetli annem o konsere gitmeme izin vermemişti de ben babamı arayıp ağlayarak izin koparmıştım. Ilık bir bahar akşamı, tarih 16 Mayıs 2011, bir MFÖ konseri, üzerimde kırmızı elbisem, yaşım 19. 

Ne güzel şeysin sen hep yaşın 19...

Demek bana yazılmıştı bu şarkı, 16 Mayıs gecesi bana söylenmişti. Dedim ya; bazı şeylerin sebebinin sadece kader olduğuna inanırım.

Mezun olduktan sonra stajyer olarak birkaç yerde çalıştım. Hiçbirinde işe alınmadım. Sebebi onların stajyer çalışan makamına değer vermiyor olmaları ve benim dereceyle mezun olduğum bölümün; ömür boyu çalışmak istemediğim bir branş olduğunu anlamamdı. Yeni mezun bir genç için hevesle okuduğu bölümün; bir türlü sevemediği bir işe karşılık geldiğini anlaması gerçekten çok sancılı bir dönem.

Sonrasında herkesin bildiği ve hatrı çokça sayılır üst düzey bir kolejin ingilizce departmanında; ingilizce bölüm sekreteri olarak çalıştım. Parçası olmaktan gurur duyduğum, zevkle yaptığım, pozisyonumun ve dolayısıyla etiketimin camiada altın değerinde olduğu fakat az bir maaşla çalıştığım bir işti. Yine de  hakkettiğim değeri gösteren yöneticilerim olduğu sürece, memnundum ve severek çalışıyordum.

Eşim mezun olduktan sonra saha mimarlığını seçti. Bense işten ayrıldım, evlendik. Bu bizim hayatımızdaki dönüm noktasıdır. Hayatımızla ilgili büyük bir karar. 

Ben sahip olduğum ve olma ihtimali taşıdığım tüm vasıflardan feragat edecektim. Şantiye nerede biz orada, şehir şehir gezecektik. Öyle de oldu.

Konya'ya gelin gittim, Gökalp Kütahya'da doğdu. Eşim yurtdışında iş bulunca ben de oğlumla birlikte memleketim İzmir'e taşındım. Şimdilerde Gökalp İzmir'de büyüyor.

Çok zaman sonra anladım ki memleketim de gurbetim olmuş. Eşim 13 ay yoktu, annem öldü, arkadaşlar akrabalar da öyle sandığım kadar hatırnaz çıkmadılar. Şimdi Serhat burada bizimle, henüz iş bulamadı ama Gökalp'in yanında. Varlığına şükrediyoruz. 

Tüm vasıflarından sevdiği adamla evlenmek için vazgeçmiş bir kadının; iyi ve mutlu bir evlat yetiştirmekten başka bir ideali kalmıyor. Ne kadar iyi anne olursam, kendimi o kadar başarılı addeceğim. Çünkü Gökalp benim herşeyim, o gerçekten hayatımın anlamı...

Bir kadının hayatını şekillendiren ve bunu yaparken varlığını hiç farkettirmeyen ne kadar çok detay var değil mi?

Yada hayatına anlam katan,

Ya da anlamı olan...

Benimkiler bunlardı.

12 yorum:

  1. anne olma hikayenizi çok beğendim. kendi isteğiyle mesleğini bırakarak birçok şeyden feragat ederek anne ve ev hanımı olmayı seçen kadınlar çok büyük saygı hak ediyorlar gerçekten. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakalim şu sıralar bir de tekrar yalnız ebeveyn moduna geçmek üzereyim ki sormayın, biraz endişeliyim. Yapmadığım şey değil, 22 aylik gokalpin 13ayi boyunca yalnızdık oğlumla. Simdi eşim yine bir yurtdisi işiyle anlaşmak üzere. Ben yine kara tasalardayim. Sanirim bu gidişle annelik doktorası yapacağım ben çocuğumla:)

      Sil
  2. Çocuklar hayatımızın anlamı. Onlar için o kadar çok fedakarlık yapıyoruz mi. Bende 10 yıl çalıştığım mesleğimi ikinci oğlumun doğumuna yakın bırakmıştım. Onları iyi yetiştireyim, yanlarında olayım. Az yerim, kısıtlı yaşarım ama çocuklarımla olurum mantığı. Ne kadar başarılıyım işte onu sorguladığım yıllardayım şimdi. 46 yaşımda neyi ne kadar iyi yapabildim cidden bilmiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben 29 yaşındayım, sizin yasiniza geldiğimde hayatımın hangi noktasında olacağımı tahmin edemiyorum. Ama eminim ki kendimle gurur duyacağım, cunku elimden gelenin en iyisini yaptım ve yapiyorum. Bence ne yapmış olursanız olun, kendi mesleğinden feragat etmiş bir anne olduğunuza göre diğer birçok seyde de fedakarlık yaptınız ve siz onların sahip olabileceği dünyadaki en iyi annesiniz. Iciniz rahat olsun.💟

      Sil
  3. Umarim🎈 yoksa o instagramdaki sosyetik annelerin gercek hayatta varolduguna inanıp, bir de akılsiz ergenler gibi kendimi onlarla kiyaslayip sonrasında uçan adam sabri gibi yerden yere vuracağım kendimi, en nihayetinde😉

    YanıtlaSil
  4. Yüzümde tebessümle içimde bir sıcaklıkla okudum yazınızı. Hikayenizin sadece romantizm kısmından etkilenmişim gibi olacak ama aşkı bulabilmek. Muhteşem bir nimet. Hele ki aşık olamayanlar ve olunmayanlar için :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 🎈 Umarim hayat sizin karşıniza da ummadığınız bir anda, hani eskiler der ya "allahim bana görünmez hazinelerinden ver" diye, işte öyle beklenmedik bir hazine çıkarır.

      Sil
  5. umarım en kısa zamanda bir işe girer çalışırsın, çalışıp kendi paranı kazanmak her şeyden önemli benceeee :)

    YanıtlaSil
  6. Kalemine sağlık 😊 blogunuzu takipte olacağım ...

    YanıtlaSil
  7. Çok iyi bilirim çocuğunla yalnız olmayı. Kızım 1,5 yaşındaydı eşim askere gitmişti, can yoldaşım olmuştu. Bende 30'un dan sonra kariyer yapıp yarım bıraktığım üniversiteyi bitirdim. yani sizin için hiç bir şey bitmiş değil.
    Bir Karaman'lı olarak oğlunuzun Konya'da büyümemesine çok sevindim memleketim dahi olsa orası başka bir dünya başka bir kafa, iyi olmuş Gökalp adına.
    Yeni güzellikler yeni fırsatlar elbet karşınıza çıkacaktır, küçük adam büyüdükçe sizde çocuğunuzun geleceği için zaten çalışmak isteyeceksiniz o duygu büyükçe sizde de oluşacak.
    Kolaylıklar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Izmirde doğup büyümüş bir izmirli olarak, konyaya gelin gittim. Ustelik hiçbir tanıdığımız da yoktu, ne eşimin ne de benim. Insanlari pek yabancıları sevmiyor. 1 buçuk yıl yaşadığım yerde arkamdan dışarlıklı diyormuş konukomşu. Disaridan gelen anlamında. Bu ve bunun gibi sebeplerle oğlumun doğum yerinin Kütahya olmasından ben de memnunum, konya olmasındansa. Simdilik is hayatına dönme gibi bir idealim yok, olacağını da sanmıyorum. Yine de zaman ne gösterir bilinmez. Tum samimi ve güzel yorumlarınız için teşekkür ederim. Sevgilerimle🎈

      Sil
  8. Sevgili İlkay, cok tesekkur ederim. Aynen öyle, bir şekilde eskilerin tabiriyle, nasipte öte köy yok... cok sevgiler🎈

    YanıtlaSil