- Dört duvar içinde, bir de üstüne bebeklik ve çocukluk arasında; 2 yaşında olmak nasıl bir his?
- Ailesini geçindirmek için yurtdışında çalışmak zorunda olan baba ile bütün ilişkisinin whatsapp görüntülü arama ile sınırlı olması?
- Dört duvar içinde, bir de üstüne bebeklik ve çocukluk arasında; 2 yaşında olmak nasıl bir his?
- Ailesini geçindirmek için yurtdışında çalışmak zorunda olan baba ile bütün ilişkisinin whatsapp görüntülü arama ile sınırlı olması?
Yaşadığım semt içinde bulunduğum bir kafes gibi geliyor artık. Sanki gün geçtikçe daha da küçülüyor bu kafes. Pandemi başladığı günden beri yürüdüğüm yollar, alışveriş yaptığım dükkanlar hatta sokakta gördüğüm yüzler bile aynı. O yüzden anlatacak hem çok şeyim var , hem de hiçbir şeyim yok.
Her gün birbirinin aynı. Birçoğumuz da böyle mi hissediyoruz? Merak ediyorum.
2 yıldır Gökalp'i bilfiil emziriyorum. Bomba gibi göğüsler gitti yerine memelerini yaprakla kapatan, ilkel kabile kadınlarının sarkmış memeleri geldi. Herşeye değer, bir damla süt bile almış olsa yine de herşeye değerdi...
Gökalp yatmak bilmiyor. Huzursuz. Bir odaya giriyor, bir evi dolaşıyoruz. Modern anneyim ya, kitaplardan öğrendiğim yatır-kaldır metoduyla; evde kısacık bir gezintiye izin verip, tekrar yatağa geçmesini sağlıyorum, olmuyor. İnadı inat malum, uyumuyor.
Öğle uykusu en geç 13.00'te başlamış olmalıydı. 2 saate yakın rötarla uykuya dalmak üzere ki; ben de cebelleşmekten bitap düşmüş halde telefonu yastığın altına sıkıştırıp birlikte uyumaya karar veriyorum.
Mevsimlik battaniyemizi; uykuda açılmasın diye sırtına sokuşturuyorum. Gözlerimi kapatıyorum.
Öyle birşey ki bu; anlatamam... En azından şimdilik.
Ama biliniz ki;
Kekik, deniz ve nergis kokusu vardır İzmir’in. Öyle ki beni gözlerimi kapatıp İzmir’e getirin, İzmir’de olduğumu anlarım. -Haluk Bilginer
Bir evin bir kızıyım. Annem ben henüz 1 yaşındayken geçirdiği yüz felci sonrasında hastalanıyor ve ömrünün sonuna kadar yardıma ihtiyaç duya...