Annem öldükten sonra Bürge bir fotoğraf gönderdi. Annem lohusa yatağında, kucağında ben; maailece fotoğraf çekilmişiz.
Esin teyzem anneannemin manevi kızı; Bürge ve Aybike'nin de annesi. Aybike ismine münhasır ay gibi güzel bir kız. 8 yaşında lösemiden kaybediyoruz onu.
Ben hiç hatırlamıyorum, ne Aybike'yi ne de Esin teyzemin acılarını. Ben aklı kemale erecek yaşa gelesiye kadar; Esin teyzem dışarıdan bakıldığında yaralarını sarmış, en azından öyle gözükmeyi başarmış bir kadındı. Aybike'den hiç bahsedilmemişti bana. Tek bildiğim öldüğüydü işte.
Evliliğimin 1. yılında dış gebelik geçirdim ve iç kanama riskim çok fazla olduğu için 7 gece hastanede yattım. Esin teyzem kaldı yanımda. Tabi ben çok büyük evlat acısı çekiyorum...
O gece Esin teyzemin içindeki kabuğu seneler sonra farkında olmadan kaldırdığım ve acısını bir nebze olsun unutmadığını anladığım bir geceydi.
Kendi acılarım da dahil kimsenin acısını bir diğerinden üstün veya önemsiz görmüyorum. Fakat biliyorum ki; beterin beteri var ve en nihayetinde bizler kendi acılarımıza şükretmek zorundayız.
Aybike melek oldu.
Bürge bizim takip edemediğimiz kadar çok fakülteler, yüksek lisanslar falan bitirdi, doktoralar yaptı, iyi bir kariyer sahibi oldu. Henüz evlenmedi ama mutlu bir yuvası olmasını hepimiz çok istiyoruz.
Esin teyze çok konuşkan, fazlaca konuşuyor, çok fazlaca, çok tekrarlıca ama en en en tatlıca... Ona hep saygı duydum ve duymaya devam ediyorum.
Annemi henüz çok yeni, 5 Nisan akşamı kaybettik. Ona bir mektup yazdım geçenlerde, okumak isterseniz buraya bırakıyorum. Arada haberleşeceğiz.
Anneannem 78 yaşında, evlat acısıyla yaşıyor ve hala bana annelik ediyor, Gökalp'e de nenelik. Allah uzun ömürler versin. Ona daha çok ihtiyacımız var.
Bana gelince; ben büyüdüm, neredeyse 30 yıla 30 asırı sığdırdım.
Önce bulut oldum, sonra yağmur oldum.
Umut ektiğim tarlalar üzerine...
Sanırım ki bir insanın yaşayacağı en büyük acıdır evlat acısı.
YanıtlaSilHer acı herkese aynı derecede etkiler mi bilinmez ama her insanın acısıyla başa çıkma tarzı farklıdır.
Gercekten Allah kimseye yaşatmasın oyle bir acıyı. Bir de eskiler hep der, Allah bunu acımı unutturmasın diye. Hani daha büyüğünü yaşatmasın niyetiyle. Gercekten de öyle...
SilOkudugun için tesekkur ederim canım ve güzel yüreğini de sevgiyle kucaklıyorum.
YanıtlaSilgüzel yazıydı. çok hüzünlü ama :(
YanıtlaSilBiz yaşamaya devam ederken, evlerde ışıklar yanmaya devam ediyor ama içinde ne dertler var değil mi, haberimiz olsun veya olmasın. Bu da öyle bir hikayeydi iste. Blogunuzu takibe aldim bu arada, sevgiyle kucaklıyorum sizi💟
SilGerçekten yaşadığınız şeyleri bu kadar güzel yazıya döküp bize hissettirmeniz çok dokundu bana. Ama şunu da anladım ki her şeye rağmen hayatta kalabilmeyi başarmış ve kendinden ziyade sevdikleri için yaşamak istemiş bir insan gördüm karşıda. Bu da aslında herkese biraz olsun umut verir nitelikte. Ne yaşarsak yaşayalım ne hissedersek hissedelim yaşam mücadelesini bize kazandıracak şeyleri kendimize işlememiz ve onlara sıkı sıkı bağlanmamız gerektiğini unutmayalım. En azından ben sadece kendimin değil kendim gibi insanların da bu yazıyı okuyunca hayatta kalma mücadelesi verdiğini anladım. Çünkü buna mecburuz. İnanarak yaşamaya ve belkide tüm duyguları tatmaya mecburuz. Çünkü ancak hayatı o zaman yaşayabiliyoruz. Sevinçlerimiz olduğu kadar kederlerimiz de bize çok şey öğretiyor ki aslında en çok da onlar öğretiyor.
YanıtlaSilBazı şeylerin, bazı olayların, bazı insanların, bazı davranışların üzerine bir yıldız atarim zihnimde ki, unutmayayım diye. Bu yorumunuza da bir yıldız atıyorum zihnimde. Cok tesekkur ederim.🎈
SilBir eski fotoğraf bizi alıp nerelere götürüyor değil mi. Ne de güzel yazmışsın duygularını.
YanıtlaSilMutlaka herkesin, alıp bireylere götüren birkaç eski fotoğrafı vardır ya; bu da onlardan biriydi benim icin, tesekkur ederim.
SilNe büyük acılar. Okurken bir şeyler düğümlendi... En büyük acı evlat acısı.. Rabbim mekanlarını cennet eylesin.
YanıtlaSilHayatı acısı ile tatlısı ile bir şekilde yaşıyoruz. Bu işte yaşamak.
Bir şekilde yola devam ediyoruz dediğiniz gibi, once sevdiklerimiz, sonra kendimiz için... sevdiklerimizin yüzü gülsün diye diye geçiyor günler. Annem her akşam, ömürden bir gün daha gitti derdi. Bir bir geçip gidiyor hakikatten. Bu işte yasamak... dogru söylediniz 🎈
SilMekanı cennet olsun.
YanıtlaSilÇok duygusal bir yazı....
Tesekkur ederim, ilginçtir ki yazarken huzunlenmemistim. Demek ki kabullenmislik böyle birsey. Sonra okurken; bir çırpıda anlattığım birseyin altında ne büyük acılar sakladık diye hüzünlendim öyle.. sevgiler.
Silağlattın beeee :) bürge esin teyze anneannen annen aybike hepsini çok sevdiiim :) o foto ise çok değerli yaaa :)
YanıtlaSilHepimizin hayatında diğerlerinden biraz daha değerli ve hayatımızın bir donemini anlatan birkaç özel fotografimiz vardır mutlaka, degil mi? Canim, sagol...
SilFotoğraf yazıma yorum bıraktığın için ben de bu yazına göz attım ve beni kalbimden vurdu :(
YanıtlaSilNe tesadüf benim annem de, kendi annesinden önce öldü. Bir annenin evlat acısını, torunu ile birlikte yaşaması da kaderin cilvesi olsa gerek. Başın sağolsun..
Ne zaman aklıma gelseler içimden kara bulutlar geçer. Bu acıyı şekillendirerek yaşamayı öğreniyor insan. Diğer ölen tüm melekler de, hep ailenin etrafında dolaşıp koruyucunuz olacaklar.
Kalpten sevgiler...
Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın der durur simdi anneannem. O kızını, ben de annemi kaybetmiş olmamıza rağmen, ben ustune bir şey diyemiyorum dediğinin. Cunku ben de bir anneyim. Biliyorum ki onun acısı muhakkak benimkinden daha zor. Iste, hayat. Yasamak ve ölmek arasında kalan zaman dilimi. Tum güzel dileklerinize tesekkur ederim, sizin de basiniz sagolsun, nur içinde olsunlar.
Sil