Bu yaz hava bunaltıcı derecede sıcaktı. Ağustos ayı hele, aman yarabbim! Güneş batmadan dışarı çıkmak imkansız. Yazlık falan da yok.
Bir yandan yurtdışında çalıştığı proje sonlanınca pandeminin göbeğinde işsiz kalarak evine dönen eşim, bir yandan 20 aylık kabına sığmayan Gökalp'im.
Babasının "kazıyalım da gürleşir" inadına yenik düştüğüm bir anda kel kalan Gökalp'in; o minik kel kafasından bile ter damlıyor. İçten içe balkona şişme havuz yapayım diye düşünüyorum. O kadar hareketli bir bebek ki; türlü türlü senaryolar üretiyorum, aklım çıkıyor, vazgeçiyorum.
Derken; hani şu yeşilçam filmlerinde annelerinin sıcak suda çocukları sözüm ona yıkarken "haşladığı" büyük kırmızı leğenin bende olduğu geldi aklıma. Tahminim o leğen bizim eve yeşilçamdan geldi. Çünkü gerçekten evime nasıl geldiği ve bu zamana kadar neden atmadığıma dair en ufak bir fikrim yok.
İnanılmaz bir heyecan kapladı içimi. Babasıyla oturma odasında oynarlarken leğeni aldım duşakabinin içine koydum. İçini rengarenk küçük plastik toplar ve türlü türlü oyuncaklarıyla doldurdum. Verdim suyu...
Gökalp'in "leğenden havuzuyla" ilk tanışma anı öyle muhteşemdi ki. Koca yazı orda geçirdik, günde 4-5 kere girip çıktı. Ben de duşakabinin kenarında oturup onunla oynadım. Günün abartısız en az 3 saati; denize havuza gider gibi kırmızı leğene gittik. Bana gelince; ben gün içinde defalarca o banyoyu temizlesem de onun mutluluyla, inanılmaz mutlu oldum... Doğrusunu söylemek gerekirse; hiçbir 5 yıldızlı tatil bana bunu garanti edemezdi.
Birgün teyzem aradı. Havalar çok sıcak falan derken konu Gökalp'in leğenine geldi. Çareyi böyle buldum dedim. "Gerçekten çok sıcak, benim torunum da hiç havuzdan çıkmıyor, bütün gün havuzda, gelin peşinden koşturmaktan mahfoldu valla." dedi. Birşey diyemedim, yutkundum... Kapattık.
Neydi ANNE OLMAK?
Ben hayatım boyunca kimsenin hiçbirşeyini kıskanmadım. Herşeyin en iyisine sahip olmak istemedim. Yırtık donla gezmedim, diktim gene giydim. Lisede zengin öğrencilerin arasında pazar malı eşofmanlarla, her Perşembe beden dersine çıkmaktan hiç gocunmadım.
Ben nefes aldığım müddetçe onun için en iyisini yapacağım. Tırnaklarımla kazıyacağım dünyanın dibini ve yerin altından uçan balonlar çıkaracağım ona. Gökyüzüne birlikte salacağız sevinçlerimizi, hayallerimizi, umutlarımızı, dünü bugünü ve yarını birlikte inşa edeceğiz.
BUYDU ANNE OLMAK. KIRMIZI LEĞENİN İÇİNDE BİR EVLADI DÜNYANIN EN MUTLUSU YAPABİLMEK...
Anılar biriktireceğim ona, uçan balonların iplerine bağlayıp gün be gün gökyüzüne doğru bırakacağız. İşte sırf bu yüzden yazıyorum...
Merhaba yazılarınızı okudum ve çok beğendim Bloğunuzu takipteyim :) Sizide bloğuma davet ediyorum davetimi kırmaz gelirseniz çok mutlu olurum :)
YanıtlaSilBlog adresim: https://yusufakmann.blogspot.com
Lütfen bütün bloglara ayni şeyi yazmayı bırakın.
SilBlogger diğer platformlara benzemez. Sizin yaptığınızı yapanları da kimse okumaz.
Iyi akşamlar.
ağzınıza sağlıkkk
SilYazınızı okudum, sizin gibi annelerle buyutulen cocuklar daha tatmınkar daha mutlu oluyor buna emınımm :)
SilAbone olduğum tüm yazılardan arkadaşın bu yorumu fırlıyor. Genç bir arkadaş olsa gerek.
SilYazınızı okumaya gidiyorum.
Kendi de kayboldu sanırım, bir geldi gitti fişek gibi😅
SilLeğen çok tanıdık geldi. Yazıyı okudum, Gökalp eğlenmis ya ne güzel:)
YanıtlaSilLeğen bana da çok tanıdık geldi. Yesilcamdan buldum efem.🎈
SilYesilcamdan aldim canim🙂♥️
SilÇok incesiniz yüreğinize sağlık:)
YanıtlaSilCok tesekkurler, hosgeldiniz bu arada👍🏻
SilBol sulu bir yazdı onun için desenize :)
YanıtlaSilHem de nasil. Heryer su, heryer temizlik bekler vaziyette. Olsundu, o mutlu olsundu. Çünkü neden olmasindiiii, sevgiler
SilAnın tadını çıkarmak lazım, sevdiklerimiz olduğunda her ortamı güzelleştirmek mümkün. Yeter ki sağlıkla, yanıbaşımızda olsunlar...
YanıtlaSilBeş yıldızlı oteller halt etmiş. Gökalp'i yanaklarından, sizi güzel yüreğinizden öpüyorum :)
İşte hep gülsün diye uğraşırken geciyor günler. Sanirim anneligin bir yani da bu yüzden hokkabazlik. Canım gizli ozne, cok sevgiler, hem de birkaç kucak dolusu
Silooo gördüm seni anneolmak.com daa. benden de yazı istediler :)
YanıtlaSilAslında çok taraftar değilim başka siteye yazı vermeye, cok özgün içerik bunlar sonuçta. Ama adi anne olmak olunca, bir imzam olsun istedim.
SilEvet doğru, halen de cevap bekliyoruz aslında :)
SilAçıkçası biz faydalı olacağını düşündüğümüz her şeye yer vermeyi çalışıyoruz. Farklı blogları geziyorum, çok yazı okuyorum yeni şeyler de öğreniyorum. Aynı şekilde başkalarına faydası olabileceklere ulaşıyorum. Sağolsun bigudili anne de olumlu yanıt verdi. Kendisine tekrar teşekkür ediyorum. Herkes kendi blogunda bir şeyler yazıyor mutlaka ama çizgisi bellidir. Farklı görüşleri, düşünceleri takip etmek insana daha çok fayda sağlayabilir düşüncesindeyim.
Konuk yazarlık güzel oluyor.Tebrik ederim sizi ve daim olsun yazılarınız :)
YanıtlaSilCok taraftari olduğum bir durum olmasa da, site içeriği yazilarimla örtüstugu için yer almak istedim. Cok tesekkur ediyorum. Sevgiler
SilCanim andromeda, ne mutlu beğenmene çok sevindim. Gökalp mutlu ben mutlu, idare ediyoruz işte. Sineğin suyunu çıkartıp, mutlu olacağız. Başka çare yok.
YanıtlaSilBigudili Anne müsade ederse sizi de konuk olarak davet etmek isteriz. :)
YanıtlaSilSaygılarımızla.
Anne Olmak
Merhabalar.
YanıtlaSilYazmakla iyi ediyorsunuz. İnşAllah, Blogger'de bir aksilik olmaz da tüm yazdıklarımız ve paylaştıklarımız, biz gittikten sonra da sevenlerimiz ve sevdiklerimiz tarafından okunur.
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar.
YanıtlaSilAnnelik bir başkadır. Anneler babalar gibi değildir. Yeri geldiğinde anne, anneliğinin dışında evladına baba olur, ama her baba, yeri geldiğinde evladına anne olamaz! Anne sonradan olunacak bir vasıf değildir zaten. Anne, annelik ezeldendir.
Çocuğunu mutlu edebilmek için hiçbir fedakarlıktan kaçmayan ve bu konuda hiçbir şeyden çekinmeyen ve korkmayan cesur ve yürekli kadınlara anne denir.
Siz de bu tanıma uyan annelerdensiniz. Bu bağlamda sizi tebrik ederim. Cenab-ı Hakk, emeğinizi zayi etmesin. Sizin o kırmızı plastik leğenlerinizin haricinde bir de paslanmaz alaşım sac mamulden preslenerek imal edilmiş leğenlerimiz vardı. Bizim doğup büyüdüğümüz evlerimizin içinde ne banyo, ne de tuvalet vardı. Tuvaletler dışarıda bahçelerde altında eşilmiş bir kuyusu, kenarı ve üzeri de örtülü bir damdı. Banyolarımız da işte o bahsettiğim leğenlerdi. Odada yanan sobanın yanına yerleştirilir ve o leğenlerde banyo yapılırdı. Zor olan ve zahmet karşılığı elde edilen her şeyin kıymeti bir başka oluyor doğrusu.
Bu güzel paylaşımlarınızdan dolayı kaleminize ve emeğinize sağlıklar dilerim. Selam ve saygılarımla.