Bugün blogumda; ilk yazımı paylaştığım ve dahi; deyim yerindeyse kendimi aştığım gün.
Dönüp baktığımda kendimi derlemeye ve arşivlemeye başlayalı hayli yol almışım; esas adam askere gittiğinden bu yana zamanın geçmek bilmediğinden şikayetçi olsam da zaman geçiyormuş ve nitekim işte böylelikle tam da bir yıl olmuş..Anlayacağınız; bugün benim bir nevi doğum günüm.
Blogumun doğum günü "dedemin" belki son günü, gecesi, bayramı..Mizahi amaçlardan sıyrılmış halde söylüyorum.Tamamen samimiyim.
Bu son bayramı.
İyi şeyleri bekliyorum ben; çoğu zaman; hayır, her zaman...Doğum günlerini, yıl başlarını,bayram tatillerini,yıl dönümümüzü,esas adamın askerden dönüşünü,hafta sonu tatilini,hatta öğle aralarını..
Bu sefer hatta hayatımda ilk kez kötü bir şey için geri sayıyorum.Geri sayıyorum ve ne kadar zamanın kaldığını bilmiyorum.O kadar acı ki..Dağ gibi bir adamı; gün gelip de tamamen birinin bakımına muhtaç kalacak halde, bir kedi yavrusu gibi mini minnacık kalmış, bir köşede yığılmış, bitmiş ve dahi tükenmiş olarak görmek..İnanın o duygunun tarifi yok.Gün ışığı gibi ortada; bu dedemle geçirdiğim son bayram.
Bu son bayramı.
Daha fazla yazmaya üşeniyor ellerim.Kafamda dile getirilecek o kadar çok şey olmasına rağmen; şimdi o dolu kafayı vurup yatmak istiyorum.
Sıçarım böyle doğum gününe.
Bu son bayramı.