anne günlüğü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anne günlüğü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Şubat 2021 Salı

Oğluma notlar #5 senden aldığım ilk çiçek ve bir duvar hikayesi

 

Keşke bütün duvarlar böyle olsa, "kendimize ördüklerimiz" de dahil... 

Ben orta yaşlarıma ilerlerken; bir zamanlar liseli eteğimle arşınladığım Büyükpark'a yolumun çok uzun zamandır düşmediğini farkettim.📍Bir de aşağısında Küçükpark vardır ki biz o zamanlar buralara büyük, küçük diye hitap ederdik. Hala öyle mi bilemiyorum. İroni budur ki; düğünden önce olan nikahımız da Büyükpark'ın içinde olan Bornova Evlendirme Dairesi'nde kıyılmıştı...Bana ilk gençlik yıllarımı hatırlatan bu parkta; 2 yaşında oğlumun elinden tutmuş yürürken çektim bu fotoğrafı. 

İşte bu duvarın önünden geçerken Gökalp'e şöyle söyledim: Annen ve babanın ayak basmadığı yerin kalmadığı bu sokaklarda şimdi birlikte yürüyoruz. Belki ileride sen de güzel bir kızın elinden tutmuş, kalbin kuş gibi çarparak bu duvarın önünden geçeceksin. Bakmakla kalma olur mu, gör aynı zamanda. Bu duvar bizim zamanımızda sadece bir duvardı. Şimdi bir adam; burada bir duvar sanatı yapmış. Sen de onun gibi ol; kaldırımları eskitenlerden değil, hayata renk katanlardan. Anları yakalarken, anıları hatırlatanlardan. (3 Şubat 2021)

Bu arada sana çiçek demeyi ben öğrettim. Peki, koparıp annene vermeyi nereden öğrendin? 

Bu çiçeği yaratan Allah'a, bana uzattığın o minik ellerin için binlerce kez şükürler olsun. Ne geçiyordu kalbinden, öyle sevinçli yüzüme bakarken? 

🎈O bahçeler ki; çocukluğumda koştuğum, şimdi çocuğumun elini tuttuğum. Sayende bambaşka bir pencereden bakıyorum hayallerime; daha o günlerden kurduğum... 

🎈Bu benim ilk çiçeğim ve sana söz veriyorum 9 ay içimde taşıdığım kalbini kimsenin kırmasına izin vermeyeceğim... ( 9 Şubat 2021 )

Annen🎈


22 Ocak 2021 Cuma

Anne günlüğü #6 oyun hamuruyla mutluluk kanunu & kanatlarım var ruhumda

Bu bir sanat eseri; birlikte oyun hamurundan yaptık ama bizim mutluluğumuza hizmet eden kanunları var. 

Ben çocukken; yazları evimizin balkonuna çarşaf asar, yere de kilim sererdi annem. Bu oyun vakti başlıyor anlamına gelirdi. O zamanın imkanları ile ne oyuncak varsa (yada bana hangilerini alabildilerse) ne var ne yok o kilimin üstüne taşır, annemle birlikte türlü oyunlar oynardık.

9 Ocak 2021 Cumartesi

Anne günlüğü #5 yaşadığın hayatı ne kadar seviyorsun?

Bu blogu; caaanım oğlum Gökalp'e anılar biriktirmek için yazıyorum. Bir zamanlar; başka bir kimlikle ve başka bir yayın adresiyle buradaydım. Şimdi "anne blogger" kelimesini daha uygun bulduğum için bu şekilde devam ediyorum. Neden Bigudili Anne🎈derseniz; dürüst olmak gerekirse bir tercih meselesi değildi. Zira; birçok kadın anne blogger'ın önüne gelebilecek kelimeleri çoktan tüketmişti. Nasıl mı? Anlatayım.

4 Ocak 2021 Pazartesi

Anne günlüğü #4 bokunda boncuk var


Engin Günaydın bir röportajında pandemi dönemi ile ilgili; benim için değişen birşey olmadı, farkettim ki benim hayatım zaten karantinada geçiyormuş demişti. İlk izlediğimde çok gülmüştüm ama sonraları aynı şeyi kendimiz için de düşünmeye başladım.

📍Pandemi başladığında 15 aylık olan oğlumla birlikte, dört duvar arasında renkli bir dünya kurmayı çoktan başarmıştık. Bundan olsa gerek; bizim için sokağın bir ucundan diğer ucuna yürüyor olmakla, dünyanın uzak bir köşesine yolculuk etmek arasında pek bir fark olmadı. Bence 2 yaşında bir çocuk için yürüdüğü yollar aynı olsa da; hayata bir şekilde karışıyor olmak yeterince büyük ve masalsı bir deneyim. 

28 Aralık 2020 Pazartesi

Anne günlüğü #3 2020'ye veda yallah tazyik


Yallah tazyik! Hadi bi siktir git, uza
manasına gelir. Bir de "haydi bastır" anlamında Ankaragücü taraftarının bir zamana damga vuran efsanevi tezahüratı olduğunu da az önce sözlükten öğrenmiş bulunuyorum. Rahmetli dedem tepesi atınca çok kullanırdı. Kendine has yüzlerce deyişi, ağdalı töreli sohbetleri vardı. Masa adamıydı. Devrinin fakülte mezunlarındandı. Tabi o yıllar namdı şöhretti fakülte mezunu olmak, bizim bu devirde asla göremeyecek olduğumuz bir irtiba. Janti adamdı. Nur içinde yatsın. Ona veda ettiğim yazıma,📍buradan ulaşabilirsiniz.

22 Aralık 2020 Salı

Anne günlüğü #2 emektar ayaklar


Gökalp'in ayakları çok emektar. 📍Dört duvar evimizin içinde basmadığı tek bir nokta, tek bir yüzey kalmadı o ayaklarının.

📍Bu minik adamın minik ayaklarına kilotlu çorap giydirmenin ne kadar büyük bir maharet olduğu konusuna hiç girmeyeceğim. Bir de ne kadar hızlı büyüdüklerinden bahsetmeyeceğim çünkü duygusala bağlamak istemiyorum.

20 Aralık 2020 Pazar

Anne günlüğü #1 nereye sıçacak

Yorucu bir günün sonunda evlat uyudu. Anneannem diriliş ertuğrula devam ediyor. Bilmem kaçıncıyı ilk defa izlermiş gibi seyrediyor. Gökalp yatağımızda. Anneanne oturma odasında. Devir iktisat devri, salon ve giyinme odasında petekler yanmıyor. Böylelikle bana da ışık alabilecek tek sakin yer; mutfakta peteğin yanı kalıyor.

8 Kasım 2020 Pazar

5 yılda neler değişir


Depremden bu yana babamın evindeyiz. Kınarayarak gözlerinizi devirin; ilk kez bugün yıkandım. Kulak ameliyatından beri Gökalp'e banyo yasak. Boynundan aşağısını yıkıyorum. Benim de deprem korkum; ya depreme banyoda yakalanırsama evrildiğinden anne oğul tü kaka olduk yani. Rezilliği eline aldı mı bir insan, korkacaksın ondan.

3 Kasım 2020 Salı

30 Ekim 2020 İzmir depremi

Gökalp yatmak bilmiyor. Huzursuz. Bir odaya giriyor, bir evi dolaşıyoruz. Modern anneyim ya, kitaplardan öğrendiğim yatır-kaldır metoduyla; evde kısacık bir gezintiye izin verip, tekrar yatağa geçmesini sağlıyorum, olmuyor. İnadı inat malum, uyumuyor.

Öğle uykusu en geç 13.00'te başlamış olmalıydı. 2 saate yakın rötarla uykuya dalmak üzere ki; ben de cebelleşmekten bitap düşmüş halde telefonu yastığın altına sıkıştırıp birlikte uyumaya karar veriyorum. 

Mevsimlik battaniyemizi; uykuda açılmasın diye sırtına sokuşturuyorum. Gözlerimi kapatıyorum. 

31 Ekim 2020 Cumartesi

Deprem sonrası

Öyle birşey ki bu; anlatamam... En azından şimdilik.

Ama biliniz ki;

Kekik, deniz ve nergis kokusu vardır İzmir’in. Öyle ki beni gözlerimi kapatıp İzmir’e getirin, İzmir’de olduğumu anlarım. -Haluk Bilginer


27 Ekim 2020 Salı

Annelere biraz zaman verin


Birşey istesem, zaman isteyeceğim birilerinden. Malum; herşeyin iyisini ben biliyorum ya, siz zamanı verin ben yine halledeceğim.

Eşim yurtdışına çalışmaya gittiğinden beri oğlumla birlikte oturtmaya çalıştığımız yeni düzenimiz; önce Gökalp'in kulak ameliyatı, sonra da 2 yaş sendromunun gümbür gümbür geliyor olmasıyla sekteye uğradı. 

En nihayetinde ben; olabildiğince zaman fakiri oldum.

Biraz daha zaman lazım. Borç da olur. Fazlası olan söylesin, bir konuşalım.

21 Ekim 2020 Çarşamba

Annelik toz pembe değil

 

Hani o mükemmel, modern, süper, harika anneler var ya; aslında yoklar. Annelik öyle toz pembe değil. Birbirimizi kandırmayalım. Instagram'da gördüğümüz o manikürlü, fönlü, pirüpak anneler, neredeler mesela? Ben sokakta hiç göremiyorum da...

19 Ekim 2020 Pazartesi

Bebeğim ameliyat oldu

 

Ben iyi bir anne miyim diye kendimi sorgulamama neden olan bir kaza yaşamıştık, buradan okuyabilirsiniz. Kulak çubuğu kazasından sonra herşey normaldi. Acildeki doktor yarın polikliniğe götürün diyince; evimize ve normal hayatımıza döndük. Gökalp'in neşesi yerindeydi. Herşey yolundaydı. Ertesi sabah kulak burun boğaz polikliniğine gittik. Doktorun kulak zarında travmatik hasar var dediği andaki hislerimi tarif etmem mümkün değil. Kulak zarı tedavisinde ilk 48 saatte uygulandığında kulak zarının iyileşme şansını arttıran ve sürecini hızlandıran basit bir operasyon varmış. Kulak deliğinden mikrocerrahi ile yapılıyor.

8 Ekim 2020 Perşembe

Babasız çocuk büyütmek


Bir bebeğin 13 ay içinde ne kadar büyüdüğü, geliştiği, dönüştüğü; öğrendikleri ve başardıklarıyla hayatın gerçek anlamda bir parçası oluşunun "tek başına" mimarıydım ben. Bu sırada eşim de Bagladeş'te prestijli bir projede mimardı.

Eşim döndüğünde; Gökalp iyice büyümüş, hayata daha çok karışmaya başlamıştı. Babası kundakta bıraktığı oğlunu; neredeyse düz duvara tırmanır vaziyette bulmuştu.

29 Eylül 2020 Salı

Sonbahar hüznü


Bilmem hiç farkettiniz mi; artık insanlar daha mutsuz. Hani şu sosyal medyada paylaşılan mutlu fotoğraflar var ya; o insanlar nerede, neden sokaklarda insanların yüzü gülmüyor? Sokaklara dikkatli bakın; insanlar omuzları düşük yürüyor, kimsenin hayattan fazla beklentisi kalmamış gibi. Ben farkediyorum.

Hergün öğle uykusundan önce Gökalp'i nenesine götürüyorum. Bizim evimizden 7 sokak ötede. 

Sonbahar iyiden iyiye kendini göstermiş, dökülen yapraklar kaldırım kenarlarında birikmiş, yol boyu ayaklarımızın altında çıtırdıyor. Sonbahar hüznü heryerde mi, yoksa sadece bizim mahalleye mi uğradı bilemiyorum.

3 Haziran 2020 Çarşamba

Umut dolu yarınlar; elveda 2020

Pandemi, savaşlar, doğal afetler derken tüm dünya için zorlu bir yıldı. Bir de baktık ki; güzel günler göreceğimiz yarınların duacısı olmaktan başka çare kalmamış elde avuçta. En çok da çocuklarımız için kaygılandık, her zaman olduğu gibi...

Çoğumuz gibi, ben de mutluluklarımı bir önceki yılda bırakarak devam ediyorum yaşamaya.

Blogger anneler fenomen çocuklar; anne bloggerlar teşhirci mi? Neden kendime anne blogger diyorum?

Bir evin bir kızıyım. Annem ben henüz 1 yaşındayken geçirdiği yüz felci sonrasında hastalanıyor ve ömrünün sonuna kadar yardıma ihtiyaç duya...