30 Temmuz 2013 Salı

İzmir'li Olmak


Simide gevrek, domatese domat, çekirdeğe çiğdem derken'Karşıya geçelim'' dendiğinde anlamının Karşıya-ka' ya gitmek olmasından ibaret değil İzmir ve İzmir'li olmak.Bugün düşündüm de, taşı toprağıyla bir başka havası var sanki.Ben mi çok duygusal yaklaşıyorum yoksa İzmir gerçekten de bir başka mı tartışılır...Hep bir parçası olmaktan mutluluk duyduğum bi ev oldu İzmir. Anne,baba, aile gibi...

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Magazin Blogger'lığı da Neyin Nesi?


İlk bakışta dikkatimi çeken şeyi burayı twitter'a benzetmeye çalışmadan kısaca eleştirmek istedim.

Blog yazmanın bir sanat olduğunu düşünerek bir heves bu işe kalkışmamla beraber, Sürç-i Lisan Ettiysek Affola'da belirttiğim gibi kendimin patronu olduğum sanal köşemin sahibi olmak da bana yetmedi :)

Bir 10 günde 100 kilo vermenin sırları, Ivana Sertin yüzünde neden içi beyaz sivilceden yok hadi öğrenelim, Esra Ceyda kardeşler yine bir cafe sahibiyle tartışıp adamın meme ucunu ısırdı..tarzında yazıların hitler kırdığını görmek = başımdan aşağı kaynarsuların boşalması :)

Bu kadar ani yıkıma hazır değildim henüz, çok gençtim çok toydum blogda, bunu hak etmedim :)

Yine de bir umut ışığı var karanlıkta, tüm sönüklüğüyle beni çağırıyor :)))

Başlangıç

Birşeyler yazmayı hep sevdim... Okul defterlerinin arkasına ya da bir heves alınmış günlüklerin ilk sayfalarına birşeyler karalayıp durdum hep. Ama gel gör ki, hiçbir zaman bir düzen tutturamadım...

Yine de hep sevdim yazmayı.

En doğru başlangıç 'ben'im. Kendim. 91 yılının Eylül ayında bir sonbahar gününün tüm karamsarlığını üzerime pelesenk edip, ailemin Pazar tatilini İzmir Fuarı'na giderek değerlendirmek istemesine tepki olarak doğdum.
..
Kendimi ilk hatırladığım sahne, dedesinin çalışma odasındaki antika masayı tükenmez kalemle çizen, küt kesim kumral saçlı, beyaz tenli kız çocuğu. Nedense ilk bunu hatırlıyorum, masayı çizmenin verdiği -yasak- duygusunun verdiği korkudan olsa gerek.

Her 90 kuşağının yaşaması gereken sıradan çocukluğu yaşayarak geçti o yıllar, dönüp baktığımda zaman zaman geri dönmek ve tükenmez kalemle çizmek istediğim bir antika masadan ibaret şuan benim için.

Gün geldi okullar bitti, gün geldi çalışmaktan memnun olduğum bir işim oldu, mutluyum uzun lafın kısası.Herkesin yirmili yaşlarında isteyebileceği bir mezuniyet, evlilik yolunda ilerleyen mutlu bir ilişkim, söylediğim gibi bir parçası olmaktan mutlu olduğum bir işim de var şimdi.

Açıkçası şuan yazdıklarımın samimiyetiyle doğru orantılı oldukça gerginim.Genel anlamda geçimsiz, donuk bir tip olmam dolayısıyla kendimi ve içdünyamı insanlara açmak konusunda gerçek hayatta pek başarılı olduğum da söylenemez. Blog yazarlığında ise bu kadar samimi bir başlangıç benim için ağır oldu desem yeri.

Sonuç olarak, kendimce iyi başlangıca imza attığımı düşünüyorum, dediğim gibi başlamam gereken yer en iyi bildiğim yer -ben- olmaydım.

Amaç sadece kısa bir  ''Merhaba'' demekti..Şimdiden; söylediklerim ve söyleyeceklerim için;

Sürç-i Lisan Ettiysek Affola...


Blogger anneler fenomen çocuklar; anne bloggerlar teşhirci mi? Neden kendime anne blogger diyorum?

Bir evin bir kızıyım. Annem ben henüz 1 yaşındayken geçirdiği yüz felci sonrasında hastalanıyor ve ömrünün sonuna kadar yardıma ihtiyaç duya...