25 Nisan 2015 Cumartesi

Rapunzelin saclarini yolmuslar...


Karga eserini yemeden uyanmadim bugun ama yine de erken denilebilecek bir saatte gorev bilinci ile zor zanaat kalktim yataktan vaka ortalama 4-5 haftada bir cumartesi gunleri ayni gorev bilinci ile basbasa kalarak yollara dusuyorum...Uzun lafin kisasi bu cumartesi de o cumartesilerden biri iste ve ben bugun calisiyorum...

Basim agriyor yine, ustune de ozellikle de su sira midem bulaniyor...Hatta aslinda bu yaziyi hep ise giderken gerceklestirdigim uzun metro yolculugu sirasinda yazmak istemistim ama sagolsun onumde oturan cin kizili sacli bayan nahos ve 2.sinif agir parfum kokusuyla burnumun ucunu yanik hissiyle derdest ettiginden pek mumkun olmadi...

Biraz blogun ne alemde oldugunu arastirmaya calistim, ozellikle ceyiz ve evlilige dair yazilarda rekora kosmusum.Google amcaya evliligin e'sini sorsaniz beni bulabilirsiniz hatta kim bilir belki de arama motoruna nokta koyup aratsaniz da ben cikacagim...Ta daaa! Bu da site degerinin basli basina yuksek oldugunu gosterir ki ozetle Google kiymetimi biliyor...

Nitekim; tirnak icinde "evlilige dair her ne varsa" hususunda fenomen olma yolunda ilerledigimi dusunsem de; bu yaz olmasini arzu ettigimiz dugunumuzun bir baska bahara kaldigini itiraf etmek zorundayim.Yine de neliklerle yaptigim ceyizimi hazirlamaya devam ediyor, eksik parcalari ufak ufak da olsa tamamliyorum.Maksat icimde bir sey kalmasin diyerek de imkanlar dahilinde gonlume gore olani aliyorum.Kucuk ev aletlerimi de tamamladim mesela...

Franz Kafka'nin herhangi bir kitabindan firlamis gibiyim sabahin korunde.Bahsettiklerimin bir kismini yol boyunca dusunmeden once, saclarimi belime kadar uzatan sari citcitlarimi takip koyuluyorum yola...Kirmizi bir ruj surup gecistiriyorum..Dusunduklerime bir renk versem siyah sanki, rengini biraz acsam toz pembe..

Rapunzelin saclarini da yolsalar, velhasil kelam hayat yine toz pembe...


24 Nisan 2015 Cuma

Kahraman kedi


O kadar dolu dolu geciyor ki zaman artik blog yazmayi bile mobil hale getirme cabasindayim, buyuk ihtimal de ise gidip gelirken blog yazmaya calisacagim.10 sene oncesinin en iyi telefonunu kullanirsaniz maalesef yil 2015 oldugundan yapabilecekleriniz amiyane tabirle kotali oluyor...Gectigimiz ay sonu android sisteme terfim akabinde bloglama imkani olabilecegi kafama biraz gec dank etti.Neyse ki etti..Aslinda baslarda hic yanasmak istememistim yeni bir telefona, yeni modellerin hicbiri pijamamin ceplerine sigmiyor..Nitekim buna da alisiliyor, herseye alisildigi gibi..Insanin hamuru "alismak".

Yine ben ortalarda gozukmeyeli almis basini gitmis bir degisim var.Evlenenler, bebek bekleyenler, mezun olanlar, sinir olanlar, mutlu olanlar, bir baltaya sap olanlar ve daha niceleri, hepinizi cok seviyorummm...

Dun tv karsisinda yayilarak gecti, su almak icin mutfaga gitmedim, susuz kaldim ama dinlendim.Sasirtici bir sekilde yine de sabah sanki hic tatil yapmamis 14 saat uyumamis gibi neliklerle kalktim.Demek ki neymis bir gun onceki bol kepce uykunun sabahin 7sinde bana bir artisi yokmus, bu aci gercegi de farkederek ise gitmenin tadindan yenmiyormus..

Beni Garfield yapan en temel ozelligim asikar ki tembelligim, ama en onemlisi ben marjinal bir tembelim, zira 5 dakikada bir calsin diye uyanma saatinden yarim saat onceye alarm kurup keyif edenlerdenim.

Bir de ben her zaman, kotu kopege ucan tekme atan kahraman kediyim.

23 Nisan 2015 Perşembe

Uzun zaman aralıkları ve bir nefeste neler olduğu

Sanırım bu kadar ara bana bile fazla...Ne zamandır  yazmadığımdan bahsederek başlamak beni daha da içler acısı hale düşürmekten başka da bir ise yaramaz tahminimce.En onemli olan hali ile, sonuç itibariyle kürkçü dükkanındayım...

Bu arada telefondan bloglamak uzun zamandir bloglamamanin da otesinde ingilizce karakter kullanmadiginda omrunden omur calan bir sorunsal vaka benim cok da alanimda olmadigi ı'larin i olusu ile asikar...Bu da artik laptoptan yazmamin hayatimdaki zaman yonetimi acisindan na mumkun oldugunun ve bundan gayri ı'lari i yazacagimin ilk teminati...

Her ne kadar ben size "yeni bir is buldum" diye yazsam da haber eskidi... Bir diger olumlama olarak cook memnunum isimden.Bu arada bu kadar uzun bir aradan sonra zaman kavramlari iceren bir yazi utanc kaynagi haline getirebilir diye de dusunmuyor da degilim.Sahi ya, bunca zaman ben nerelerdeydim?

Esas adamin askerden donusu akabinde tarafimca aval aval gecen issiz gucsuz dolu dolu 1 ay malumunuz...Sonrasi Izmir'in en iyi en koklu kolejinde -ingilizce bolum asistani- olarak ise baslamam.Izmir'de is bulmanin bu denli zor oldugu 2014un sonlari 2015in baslarinda, esas adamin da issizlikten agzinin payini bilahare alarak, evlilik hayallerinin bir baska bahara kalmasi...Ozetle bunca ay birkac cumleden ibaret gecti gitti gibi.Hali hazirda durumlar bundan ibaret...


Ozlendim mi acaba diye dusunmustum bloga girerken, simdiyse aklimdaki tek sey burayi ozledigim..Birkac cumle de olsa benim "var olmam" lazim.. Baharin kararsizligi bu sene bahari bile kasvetli yapti, bahar bile dustu gozumden...Neyleyim sirca kosku icinde salinan yar olmayinca hesabi...


Hosgeldim, bir yerde umut var, her yerde umut var...

Blogger anneler fenomen çocuklar; anne bloggerlar teşhirci mi? Neden kendime anne blogger diyorum?

Bir evin bir kızıyım. Annem ben henüz 1 yaşındayken geçirdiği yüz felci sonrasında hastalanıyor ve ömrünün sonuna kadar yardıma ihtiyaç duya...