27 Ocak 2016 Çarşamba

DEĞİŞİK...

Ben kimseyi hayatımdan çıkartmak için çekinmem.

Zaten 15 senelik arkadaşlığınızın ardından, sizi aramayı sormayı, gelmeyi gitmeyi kesmiş, tüm bunları tek taraflı yapmaya çalıştığınız, üzerine de davetlerinize meşgulüm, bokum var püsürüm var diye sikindirikten bahanelerle kendini ezik ezik anlatan, kaç kere evine gitmenize rağmen orada bile suratındaki soğukluğu hissettiğiniz, kartondan arkadaş çevresiyle mutlu, minik kafasının içindeki o ufak dertlerini devlet meselesi haline getirmiş, düğün tarihiniz konuşulduğunda "Amaaan herkes de Mayıs'ta evleniyor" diye dudak büken, diğer arkadaşlarınızla karşılaştığında veya onları da çok sevdiğinizi anlayacağı bir şey yaptığınızı gördüğünde, hatta buna da gerek kalmadan başka bir arkadaşınızın varlığının bile kendisini triplere,suratlara,keşmekeş kaprislere sürükleyebileceği, nemalandığı kendi üfürükten kıskançlıkları ve afra tavralarınla kinci, paragrafı okusa anlayamayacak kapasitede bir insan... Değişik...

Bir de baktım ki nişanımda baş rolde göbek atan insan 2016'ya başlamadan hayatımdan puf olmuş:) Hoş, zaten çoktan olmuştu da; ben konuya netlik kazandırdım. 

Dediğim gibi; kimseyi hayatımdan çıkartmak için çekinmem...

20 Ocak 2016 Çarşamba

Balayı Oteli Tercihimiz :BODRUM BODRUM!

Balayı tercihimizi Bodrum'dan yana kullandık,

Esas adamla daha önce birlikte 2 kez Bodrum'da tatil yapmıştık:)Bir kez de Antalya'da.. Aklımızı Bodrum'da bıraktığımızdan olsa gerek iş dolayısıyla yerleşeceğimiz Konya'daki evimizden Antalya'ya gitmek daha kolayken, daha meşekatli olan Bodrum'u tercih ettik...


Bodrum bambaşka gibi değil mi?

TARİHİ BODRUM KALESİ


 MEŞHUR BEYAZ EVLERİ


EŞSİZ KOYLARI

BAŞKA YERDE ÖYLESİNİ BULAMAYACAĞINIZ EGE'NİN GURME MEZELERİ EŞLİĞİNDE DENİZE NAZIR RAKI BALIK SOFRALARI, TAVERNALARI

SABAHLARIN OLMADIĞI GÜMBET'İ

MARİNALAR'I

MİSK KOKULU ÇARŞISI ve daha niceleriyle...

Balayımız için Voyage Torba'yı tercih ettik. Bodrum'un en güzel koylarından birine konuşlanmış bir mevkide yer alıyor. Aslında Voyage bildiğiniz üzere bir oteller zinciri. Konsept oteller bence biraz daha güvenirlirlik sağlıyor. Vogaye'ın (Voyage Türkbükü - Voyage Bodrum - Voyage Torba - Voyage Torba Private) olmak üzere 4 ayrı oteli var Bodrum'da.

İsimlerinden anlaşılacağı gibi Türkbükü-Türkbükü koyunda, Torba da Torba koyunda yer alıyor.

Voyage Bodrum ise Gümbet mevkinde Bodrum kalesi manzaralı yaş sınırı ile giriş yapabileceğiniz "çift" oteli. Balayı için yoğun tercih edilen oteller arasında fakat Voyage Torba'nın vaad ettiği hareketliliği vaad etmediğini düşünüyorum. 

Voyage Türkbükü de başlı başına en az diğerleri kadar güzel, ama bu sefer de Voyage Torba'nın vaad ettiği upuzun güzel sahili maalesef vaad edemiyor.

Voyage Torba Private diye geçen otel aslında Voyage Torba tesislerinin içinde, sadece villa tipi bir yapılanma ile, odadan direkt havuza giriş imkanı ve biraz daha lüksvari bir oda imajinasyonu sunuyor. Sonuç olarak tesis aynı tesis, Private de tercih edilebilir. Ama biz aradaki nüans fiyat farkını; odadan direkt havuza girmenin pek bir anlam ifade düşünerek gereksiz bulduk ve sonuç olarak Voyage Torba'dan yana tercihimizi belirledik. Sonuçta gün içerisinde tesisin imkanlarından yararlanmak biraz daha gençvari..

Fiyatı merak edenler olursa diye; Ets turdan erken rezervasyon indirimiyle oldukça (hatta bir hizmet alıcı olarak nacizane fikrim olması gerekenin altında) bir fiyatla rezervasyonumuzu yaptık. Yaz sezonunda 7 gece konaklama için 2760TL gibi bir ödeme gerçekleştirdik. 

Böylelikle balayımızı da halletmiş olduk...

Sevgiler...

5 Ocak 2016 Salı

Ölüyorum galiba...


Ölüyorum resmen. İnsanların doğumhanelerde tweet atmasına şaşan ben, ölürken blogluyorum ya hay Allah beni bildiği gibi yapsın. Ölüyorum yahu..

Bu soğuk algınlığı falan da değil, göğsüme, sırtıma, belime ıslak odunla vurdular sanki. "Bam! Bam!" Öyle böyle değil bir acı. Yine de işe gelmek zorunda olan ben...

Halden anlamayan halcağızım...

Sabır, son 3 ayın..

Sonrası ev hanımıyım.

Prensesler gibiydim baba evinde, prensesler gibi olurum koca evinde...

31 Aralık 2015 Perşembe

Elveda 2015


2015'in arkasından su dökmeye mecalimin kalmadığı bu son günde, çok beklediğim 2016'yı sevinçle karşılıyorum.

Sağlık, mutluluk, bereket ve huzur dolu bir yuva kurmayı diliyorum bu yıldan.
Allah'ım sevdiklerimin sağlığını bozmasın, yanımdan ayırmasın.

Her şey, herkesin gönlünce olsun...

Elveda 2015...

24 Aralık 2015 Perşembe

Sadece 1 TL'ye mutluluk satın alabileceğinizi biliyor musunuz?


Soğuğa karşı dayanıksız olduklarından sokak hayvanlarımızın özellikle kış aylarında aç kalmaması için bizlerin de mücadele etmesi gerekiyor.

Hangi birine sahip çıkarım, hangi birine yeterim demektense her birimiz kapımızın önüne bir kap yemek bir kap su koymaktan aciz olmasak daha mutlu bir sokak verebiliriz onlara...

Büyük plastik su şişelerinden kaplar yapıp içine su ve yemek koyabiliriz. Yazın kuraklıktan su bulamadıkları gibi, kışın da suların donması yüzünden su bulamıyorlar.

Dünya bu kadar güzel ve "hepimizin"ken, temiz suya erişebilmek her canlının en büyük hakkı iken, onlar susuz kalıyorlar. Hatta vereceğimiz suları kaynattıktan sonra hafif sıcak şekilde koyarsak, onlar için daha uzun ömürlü içilebilir ve çeşme suyundan daha sağlıklı kılmış olacağız. Bunları yaparken de lütfen gelip geçici hevesler yerine, düzenli bir arkadaşlık sunalım onlara. Sularını, düzenli olarak yenileyelim.

Sadece 1 TL'ye mutluluk satın alabileceğinizi biliyor musunuz?

Dostluk mamalarını bir alışkanlık haline getirin. Onları mutlu edin ve mutluluklarına ortak olun!

Migros'ta her daim bulabileceğiniz ve sadece 1 TL'ye alabileceğiniz dostluk mamaları ile onları ne kadar mutlu edebileceğinizi görmek istemez misiniz? Sizin onlara bu minik hediyenizi kadar büyük bir sevinçle karşılıyorlar ki.. Onların mutluluklarına ortak oluyorsunuz, o kadar içten bir teşekkür ediyor ki size gözleriyle, hayatın ne kadar yaşamaya değer olduğunu hatırlatıyor. Her iki taraf da sizin gönlünüzden kopan 1 TL ile çokça mutlu oluyor...

Bir somun ekmeğe böyle kucak dolusu bir mutlulukla, umutla sarılıyorlar...


Evinizden artan; makarna, fasulye, bezelye, pilav, çorba gibi gıdalardan onlara güzel paparalar yapabilirsiniz. Böylelikle bolca vitamin de almış olurlar. Ama nolursunuz verdiğiniz hiçbir şeyin bozulmamış olmasına dikkat edin. Çünkü özellikle de kış aylarında vucut dirençleri çok düşük olduğundan bir ishal vakası bile ölümlerine yol açabilir.

Duyarlı olalım...

21 Aralık 2015 Pazartesi

Bir bloggerın gizli dramı

-Herkese merhaba, artık ben de blog yazmaya karar verdim ve işte buradayım!

-Bak pezevenge...Nasssıı da ümitli, sanırsın biz de el pençe divan, yazsa da okusak diye bekliyohh!

Sen, blogger arkadaşım; başlarda her şeyin ciddi ciddi sen yaz millet okusun, sen çal onlar oynasın şeklinde ilerleyeceğini diye düşündün değil mi? Bir de bloga şöyle bir afilli giriş attırdın ki sorma gitsin.. Vay anam vay, tüm blogger alemi de seni kucak dolusu sevgi ve hürmetle bekliyordu.. Haa bir de daha ilk postunda herkese gönülden bir merhaba çaktın ki hayran kitleni daha ilk günden üzmeyesin, 2 vakte kalmaz bir sevgi yumağı olasınız. 


Götünden şişlerler adamı valla...

Blogger kişisinin gizli dramıdır bu arkadaşım, değil ilk postun, yanında 2.703 tane 0 olan noncentilyonuncu postu da yayınlasan kimsenin umrunda olmayabilir.


Denersin...
Ama senin olayın başka, aleme adım attın ya burnun inceden inceye koku almaya başlar. Nutella'nın bittiği yerde ayarsın olaya, önüne gelen herhangi bir blogun son postuna osuruktan birkaç güzel söz yazar sonuna da "Ben de blog açtım, henüz yeniyim, buyrun beklerim" diye link koyarsın. Adem oğlusun en nihayetinde.. 

Çeşitli travmatik dönemlerden geçersin.


-"Hıhhh yeni kaydı oluşturdum, mis gibi oldu, yorum yağacak ehehehe!"

-......
-......(hiç yorum gelmez, için daralır da daralır en son milletin kıytırık postlarına yazılan iki haneli yorum sayısını görünce olayın boyutu acizlikten, fesatlığa doğru kaymaya başlar.."
-Sağa sola yorum yazayım en iyisi ehehehe! 20 tane yeter herhalde ehehehe!

Sonuç itibariyle sizi bekleyen süreç çok nettir, ya direnirsin, ya da internet çöplüğünde yerini alırsın. Genellikle direnmeyi seçersin, denersin...


Haksız mıyım len?

Devam edecek....

17 Aralık 2015 Perşembe

Mevlana'dan 7 öğüt...

Şevkat ve merhamette güneş gibi ol, başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol, tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol, hoşgörülükte deniz gibi ol, ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol...

Şefkat ve merhamette güneş gibi olurken, Basmane'deki Suriye'lilere tav oluyorum.

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi olurken; iş yerinde hiçbir muhabbetimin olmadığı, eşit mevkimiz gereğince bana " X Hanım" diye hitap etme zorunluluğu bulunduğundan olsa gerek sadece üstlerimizin yanınında doğru hitabı kullanabilme kapasitesine sahip dişi kişilik, kampüs ortamında "Naber bebişim, napıyon canikom, selams.." dediğinde cinlerim ifrite karışıyor, en ufak hatasını kolluyor, hatasını afişe eden mailimi yazarken de yöneticileri CC'ye koymaktan zevk alıyorum.

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi olurken; lüks bir mekanda süslenmiş, püslenmiş akşam yemeğimi yiyorsam, kendimi fırında kahvaltı ettiğim zamandan çok daha havalı hissediyorum.

Hoşgörülükte deniz gibi olurken; toplu taşıma araçlarında eğer 2. koltuğa oturacaksam, çok yer kaplayacağından şişman, gereksiz muhabbet açabileceğinden yaşlı, kolları beni rahatsız edeceğinden kitap okuyan, telefonuyla oynayan, torba taşıyan ya da yine beni rahatsız edeceğinden bacaklarını ayırarak oturan herhangi birinin yanına oturmamak için saniyeler içinde "yanına oturulması gereken doğru insanı" seçiyorum. Aslında bir nevi insanları sınıflandırıyor sonra işime gelmeyenleri tefe koyuyorum.

Olduğum gibi görünüp göründüğüm gibi olurken; aslında sevmeyip de saymak mecburiyetinde olduğum bazı insanlara yapmacık davranmak zorunda kalıyorum. Sen ne kadar kendini beğenmişsin, ne kadar suratsız bir insansın veyahut senin benimle bir derdin mi var arkadaşım demek istediğim birine "Tamam X Hanım/Bey" deyip geçiştirmek zorunda kalıyorum. Şükrediyorum ki böyle insanlarla özel hayatımda hiç karşılaşmıyorum ya da zaten böyle haz etmeyeceğim insanları hayatıma almıyorum.

Kendimi sorgulamaya çalışıyorum, derken inceden inceye de kendime kızıyorum.

Blogger anneler fenomen çocuklar; anne bloggerlar teşhirci mi? Neden kendime anne blogger diyorum?

Bir evin bir kızıyım. Annem ben henüz 1 yaşındayken geçirdiği yüz felci sonrasında hastalanıyor ve ömrünün sonuna kadar yardıma ihtiyaç duya...