11 Aralık 2020 Cuma

Çocuk yetiştirmek


Öğle uykusundan sonra Gökalp'le gezmeye çıktık. Elimden tutuyor, birlikte geziyoruz. Birlikte hava alıyoruz, bir de marketten, fırından, mandıradan ufak tefek birşeyler... 

Maksat hayatı öğrensin. Yolda kedi, köpek, ağaç, çiçek böcek ne varsa onların avcılığını yapıyoruz. Görsün, yaşasın, dinlesin, arasın, bulsun, isimlerini öğrensin... En önemlisi de eğlensin.
  • Dört duvar içinde, bir de üstüne bebeklik ve çocukluk arasında; 2 yaşında olmak nasıl bir his?
  • Ailesini geçindirmek için yurtdışında çalışmak zorunda olan baba ile bütün ilişkisinin whatsapp görüntülü arama ile sınırlı olması?

9 Aralık 2020 Çarşamba

2 yaş sendromu ile başa çıkma yolları

Yaşadığım semt içinde bulunduğum bir kafes gibi geliyor artık. Sanki gün geçtikçe daha da küçülüyor bu kafes. Pandemi başladığı günden beri yürüdüğüm yollar, alışveriş yaptığım dükkanlar hatta sokakta gördüğüm yüzler bile aynı. O yüzden anlatacak hem çok şeyim var , hem de hiçbir şeyim yok.

Her gün birbirinin aynı. Birçoğumuz da böyle mi hissediyoruz? Merak ediyorum.

5 Aralık 2020 Cumartesi

Ben ne zaman anne oldum


Bacak bacak üstüne atmaktan, bacağımın dizime değen yerlerinde batıkların olmadığını farkettiğimde anladım ki; ben çoktan anne olmuşum.

18 Kasım 2020 Çarşamba

Emziren anne olmak

2 yıldır Gökalp'i bilfiil emziriyorum. Bomba gibi göğüsler gitti yerine memelerini yaprakla kapatan, ilkel kabile kadınlarının sarkmış memeleri geldi. Herşeye değer, bir damla süt  bile almış olsa yine de herşeye değerdi...

8 Kasım 2020 Pazar

5 yılda neler değişir


Depremden bu yana babamın evindeyiz. Kınarayarak gözlerinizi devirin; ilk kez bugün yıkandım. Kulak ameliyatından beri Gökalp'e banyo yasak. Boynundan aşağısını yıkıyorum. Benim de deprem korkum; ya depreme banyoda yakalanırsama evrildiğinden anne oğul tü kaka olduk yani. Rezilliği eline aldı mı bir insan, korkacaksın ondan.

3 Kasım 2020 Salı

30 Ekim 2020 İzmir depremi

Gökalp yatmak bilmiyor. Huzursuz. Bir odaya giriyor, bir evi dolaşıyoruz. Modern anneyim ya, kitaplardan öğrendiğim yatır-kaldır metoduyla; evde kısacık bir gezintiye izin verip, tekrar yatağa geçmesini sağlıyorum, olmuyor. İnadı inat malum, uyumuyor.

Öğle uykusu en geç 13.00'te başlamış olmalıydı. 2 saate yakın rötarla uykuya dalmak üzere ki; ben de cebelleşmekten bitap düşmüş halde telefonu yastığın altına sıkıştırıp birlikte uyumaya karar veriyorum. 

Mevsimlik battaniyemizi; uykuda açılmasın diye sırtına sokuşturuyorum. Gözlerimi kapatıyorum. 

31 Ekim 2020 Cumartesi

Deprem sonrası

Öyle birşey ki bu; anlatamam... En azından şimdilik.

Ama biliniz ki;

Kekik, deniz ve nergis kokusu vardır İzmir’in. Öyle ki beni gözlerimi kapatıp İzmir’e getirin, İzmir’de olduğumu anlarım. -Haluk Bilginer


Blogger anneler fenomen çocuklar; anne bloggerlar teşhirci mi? Neden kendime anne blogger diyorum?

Bir evin bir kızıyım. Annem ben henüz 1 yaşındayken geçirdiği yüz felci sonrasında hastalanıyor ve ömrünün sonuna kadar yardıma ihtiyaç duya...