Anlayacağınız; malum nişanlımın yarın itibariyle İzmir'e gelişi için yaptığım hazırlık sürecinde (ki bitmek bilmeyen bir hazırlık olduğundan bunu süreç olarak adlandırmakta israr ediyorum) kendimi yine kuaförde buldum.Sarı saçı seviyorum; üniversiteye başlayacağım yazdan itibaren ki bu sürenin de son 5 seneye tekabül ettiğini belirtmekte fayda var, saçlarımı sarı kullanıyorum ve dahi vazgeçemiyorum.
Her neyse; şimdi konu bu değil.Nişan öncesi saçlarımı tebdili mekanda ferahlık vardır zihniyetiyle başka bir kuaföre röfle yaptırdım, - maz olaydım! Yaptır-maz olaydım.Memnun kalmadım.Nişanı gayet güzel atlattık; ama bir ay kadar sonra saçlarımda kızılımsı morumtırak bir sarı belirdi.Artık nasıl bir renk olduğunu anlatmamın mümkün olmadığını "kızılımsı morumtırak sarı" dememden tahmin edeceğinizden emin olmakla beraber; dün yine soluğu kendi kuaförümde aldım.En iyi yol bildiğin yol felsefesini gütmekten geri kalmamam gerektiğini bir kez daha tecrübeyle sabitledim!
Tabi kuaförümün ters köse mizacından da nasibimi aldım.Suratında turşu suyu ekşitmesiyle; "Vallahi anca bak 2 kerede toparladık!" sitemleri eşliğinde saçımı kusursuz bulduğum rengine tam anlamıyla kavuşturarak ayrıldım oradan.
Tabi bu yaptıklarım TRAJİK BEKLEYİŞ diye nitelendirdiğim; şu geçmek bilmeyen birkaç gün içerisinde yapmam gereken hazırlıkların bir kısmı.Neyse ki son 1 aydır sizlere de söylediğim gibi bir göz kalemi,bir ruj'dan ibaret olmayacağım, hemde bir haftalığına! Çünkü yarın büyük gün ve nişanlım geliyor!
Kutlamamız gereken; 2 Temmuz tarihli hatta son kullanma tarihi geçmiş bir doğum günümüz var:) Sanırım ilk iş oradan başlamak.Aslında ben onun hediyesini daha önceden almış olarak; üstüme düşeni yaptığım kanaatindeyim:)
Kıssadan hisse; beni bekleyen mutlu hemde musmutlu bir haftam var.Tabi bir de Sevgili Mien'den tarafıma paslanmış olan "Hatıralar MİM'i". Aslında eften püften bir şeylerle çıkabilirim işin içinden ama bu MİM'i şöyle özene bezene hazırlamak için sıkı bir zamana ihtiyacım var öncelikle.
Kaç kere tekrar ettiğimi bilmeden söylüyorum ki; önümüzdeki hafta yoğun geçeceğinden blogumda bir -yok'luk söz konusu olabilir.Yine de hep söylediğim gibi; dolu dolu geçen bir zamanın anlatılasıları çok olur.Böylelikle ben de aradaki açığı kapatabilirim; ne dersiniz?
P.S: Gün içerisinde Bumarang reklam teklifi aldığıma dair minik bir anekdot yayınladım.Dolu yada boş hiç farketmeksizin bir fikri, önerisi, ıdısı - vıdısı olan varsa yorumlarınız şiddetle beklenmekte; bilginize...
Nitekim; tüm bu anlattıklarımdan sebep ben galiba bu "devre arasında" sizi biraz özleyeceğim... :( Çok da değil ama; biraz!
Marilyn Monroe maskemin altında bir gözüm üzerinizde olmak kaydı şartıyla;
Sevgi,merhamet ve hoşgörü ile kalın.
İyisi mi HOŞÇAKALIN!