28 Mayıs 2020 Perşembe

Anneliğin ilk yılı; bebeğim 1 yaşında


🎈Ben bu yıl hayatımın en güzel günlerini yaşadım.
 
🎈Meğer ben anne olmamışım; içimde bir yerde anneymişim. Sevgiymişim, sabırmışım, şükürmüşüm, duaymışım, sütmüşüm, ninniymişim, masalmışım.

🎈Topuklu ayakkabılarım hiç olmamış, tırnaklarım hep kısaymış, evel ezelden saçım dağınıkmış, tshirtümde mutlaka bir leke varmış, uykuyu sevmezmişim, ayaklarımı da kullanirsam dört kolum olurmuş. Koynuma dünyanın sevgisini, şefkatini, ilmini, merhametini sığdırırmışım.

27 Mayıs 2020 Çarşamba

Çocuk yap baskısı


Mezun olmuş, çalışma hayatına adım atmış her kadına; önce evlilik sonra da çocuk sahibi olma konusunda toplum baskısı dayatılıyor.

Eğer bunlar gerçekleşmişse, kadın kendini "İkinci çocuğu ne zaman yapmalıyım?" sorusunu sorarken buluyor. Çünkü aynı toplum, bu sefer ikinci çocuk kararını merak ediyor. 

Daha ilginci, cinsel ilişkinin tabu olduğu toplumumuzda, evli çiftlerin çocuk sahibi olma konusundaki kararlarının, olur olmadık kişilerce sorgulanıyor olması.

26 Mayıs 2020 Salı

Bebek günlük programı; günaydın rutini



Bebeklerin en sevdiği şeylerden biri de düzendir. Bir sonraki aşamada ne olacağını tahmin etmek onlara kendini güvende hissettirir. Size ve bebeğinize en uygun rutini belirlemek ikiniz için de hem kaliteli zaman, hem de zaman tasarrufu anlamına gelir.

25 Mayıs 2020 Pazartesi

Anne olma maceram



Benim anne olma maceram biraz uzun sürdü.

Oğlumdan önce iki sağlıksız hamilelik yaşadım ve zorlu yollardan geçtim. Benzer şeyleri yaşayan başka kadınların yalnız olmadıklarını ve yolun sonunda bir ışık olduğunu bilmelerini isterim. Birçoğumuzun düşük, dış gebelik, kimyasal düşük, mol gebelik gibi sağlıksız hamilelikler hakkında fikri olmuyor, ta ki başa gelesiye kadar...

22 Mayıs 2020 Cuma

Anne oldum


"Ben" anne oldum. Ben ile başlamayan bir cümle kurabilir miyim bunca zaman sonra bilemiyorum. Çok baharlar, çok kara kışlar yaşadım üzerine.

Saçımdaki ilk beyazımı biraz hüzün, biraz da hayatta bazı şeyleri başarmış olmanın getirdiği vakurlukla karşılayalı çok oldu mesela. En önemlisi anne oldum ben. Hakkında fersah fersah yazsam tarif edemeyeceğim mutlulukları yaşatan oğlumu koynuma alalı tam bir buçuk yıl oldu. Adı Gökalp. Gök gibi mavi, Alp gibi yiğit bir oğlan, benim oğlum... Anne olunca tamamlanıyor insan.

27 Nisan 2017 Perşembe

Fötr şapka da neyin nesi?

28 Mayıs evlilik yıldönümümüz, esas adamı ilk gördüğüm ve aşık olduğum andan itibaren geçen dolu dolu 6 yılın ardından; aşkımız minik bir bedende atacak kalbi, canlı bir kanıtı hak ediyor artık...

Bir bebeğimiz olsun istiyorum. Biraz benden, biraz esas adamdan, biraz da nereden geldiğine anlam veremeyeceğimiz kendine has özellikleriyle; şöyle ortaya karışık minik bir kalp. Ailemize yeni nefes, evimize üçüncü, bir gürültücü..
Akşamları eve gelişini iple çekerek geçti ilk yılım, kalan ömrümün de bu şekilde geçmesini diliyorum. Evet kapıyı açtığımda Marilyn gibi olmayabilirim, kendisi de fötr şapka ile gezmiyor ortalıkta ama her kapıyı açtığımda gözlerimin içi gülüyor, umarım bunu farkediyordur... Fötr şapkanın bir anlamı yok yani... Grand tuvalet de olsan, ev temizliğinden kalan eski pijama altı ve klorak lekesi bol temizlik tshirt'üyle de olsan "belirtmeliyim ki her kadının mutlaka böyle klorak lekesinden geçilmeyen bir temizlik tshirtü vardır" kapıyı açtığında gözlerinin içi gülmeli insanın...

Yıldönümümüz için kendine ait geliri olmayan "ev hanımı" trajedisiyle ne yapacağımı, ne hediye alacağımı hadi onu da geçtim nasıl finanse edeceğimi bilmezken aslında içim öyle derin, öyle duygusalım ki. İçimi açıp baksaydı; öyle böyle değil mutlu olurdu...Demek ki hiç de boşuna yazmamış Nazım.

Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
bir çekmece,
bir yüzük,
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen 
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin süt beyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

8 Nisan 2017 Cumartesi

Pancar sebzelerin en keskinidir...


Doğduğumuz zaman yuvarlak, keskin, saf bir yüzümüz vardır. İçimizde evren bilincinin kırmızı ateşi yanar durur. Ama yavaş yavaş bizi, analar babalar yer; okullar yutar, sosyal kuruluşlar emer, kötü alışkanlıklar kemirir, yaş ise tüketir. Sindirildiğimiz zaman, tıpki ineklerdeki gibi altı mideden geçtiğimiz zaman, pis bir kahverengi tonunda çıkarız.

Pancardan almamız gereken esas ders şudur: İnsan, yanağındaki ilahi renge, içindeki doğal pembeliğe sarılmalı; yoksa kahverengiye dönüşür. Kahverengi olmak da, insanın masmavi kesildiğinin resmidir. Onun da ne anlama geldiğini bilirsiniz;
Çivit.
Çivitiyor.
Çivitti.

(Tom Robbins'in Parfümün Dansı adlı romanından...)

Blogger anneler fenomen çocuklar; anne bloggerlar teşhirci mi? Neden kendime anne blogger diyorum?

Bir evin bir kızıyım. Annem ben henüz 1 yaşındayken geçirdiği yüz felci sonrasında hastalanıyor ve ömrünün sonuna kadar yardıma ihtiyaç duya...