1 Mart 2014 Cumartesi

GeLip geçici diyetlerim, NİŞANLIK SENDROMU ve Su Diyeti Uydurmasyonum...

Şu sıralarda su diyeti ismiyle nam salmış olan bir diyet modasıdır almış başını gidiyor.Benim diyetten anladığım hep "Gelip geçici diyet" olmuştur..Kastım; madem filanca tarihte sıfır beden olman gerekiyor, o zaman geçici diyetlere başvur, sorunu çöz, filanca tarih geçsin sonra da vur kebabın dibine oradan da çikolata deryalarına...Benim açımdan ise su diyeti aynı zamanda "Nişanlık Sendromu" olarak betimlediğim nişan tuvaletinin içerisinde bir deri bir kemik olmak...

Su diyeti diye araştırdım, kendime uyguladım. Faydasını da gördüm, gerçi ben diyeti kendi ruh halime göre çarpıttım, saptırdım, yeni bir diyet yarattım..Yememe diyeti! Yemezsen kilo da almazsın bu kadar basit mantığıyla hareket ettiğim günlerin meyvelerini toplamaya başladım.Fazla olarak dahi nitelendirilemeyecek, kendi kuruntularımdan ibaret olan "birkaç kilo fazlam"dan kurtuldum vesselam.
Sabah 07:30 sularında güne başlayan bedenimi, saat 18:00'a kadar; eziyet raddesine getirerek su ve asla şeker kullanmadan kahve,her nevi çay,doğal meyve sularıyla bittabi midemi en ufak bir boşluk bırakmamacasına doldurdum.18:00 sularında ise besleyici şekilde hazırlanmış bir çorba ve bol salata ile midemle vedalaştım ve abur cuburdan uzak durmayı da ihmal etmedim.Sonuç: Gelip geçici diyetlerim başarılı bir şekilde tüm gelip geçiciliğini geride bırakarak "to be continued" şeklinde devamını göstermekte.
Ta ki nişan tarihim olan 18.04.2014'e kadar, akabinde gelsin kebaplar, gitsin pirzolalar...
Bütün gece kendimi korku filmlerine adayacağım bir Cumartesi gecesinden, koskocaman Sevgiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blogger anneler fenomen çocuklar; anne bloggerlar teşhirci mi? Neden kendime anne blogger diyorum?

Bir evin bir kızıyım. Annem ben henüz 1 yaşındayken geçirdiği yüz felci sonrasında hastalanıyor ve ömrünün sonuna kadar yardıma ihtiyaç duya...